Analiz
McAfee Labs Tehditler Raporunu Yayınladı
Intel Security, 2016 yılı üçüncü çeyrek dönemine ilişkin siber güvenlik verilerini içeren McAfee Labs Tehditler Raporu’nu yayınladı. Raporda dünya çapında 400 güvenlik uzmanı ile yapılan araştırma sonuçları yer aldı. Araştırmaya katılan uzmanların %93’ü siber tehditleri önceliklendirmede sorun yaşadıklarını belirtti. Kurumların büyük bir çoğunluğunun güvenlik uyarılarının %25’i için yeterli bir araştırma yapamadığı açıklanırken, siber tehditlerde %67 oranında artış gözlemlendi.
Intel Security, Aralık 2016 McAfee Labs Tehditler Raporu’nu yayınladı. Raporda kurumların güvenlik operasyon merkezi (SOC) faaliyetlerine, 2016 yılında fidye yazılımlarındaki gelişmelere ve siber suçluların güvenilir kodları hedefleyen Trojan (Truva atı) ile hazırladıkları fark edilmesi zor zararlı yazılımlara odaklanılıyor. Rapor aynı zamanda, fidye yazılımı, mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılım, makro zararlı yazılım, Mac OS’e yönelik zararlı yazılım ve diğer tehdit alanlarındaki 2016 yılı 3. çeyrek verilerini de içeriyor.
Aralık raporunun sektörün yüz yüze olduğu temel zorlukları incelediğine değinen McAfee Labs’in Başkan Yardımcısı Vincent Weafer; “Bugün güvenlik sektörünün en zor problemlerinden biri, güvenilir yazılım gibi hareket etmek üzere tasarlanan kodların zararlı eylemlerini çok düşük bir yanlış pozitif oranıyla tespit etmek. Bir kod ne kadar güvenilir görünürse, göz ardı edilmesi o kadar kolaylaşıyor. 2016 yılında fidye yazılımları “sandbox” çözümüne duyarlılığını artırırken, zararlı yazılım eylemlerinin gizlenmesi ihtiyacı da güvenilir uygulamaların Trojan ile ele geçirilmesi trendini doğurdu. Bu gelişmeler kurumların güvenlik operasyon merkezindeki (SOC) iş yükünü daha da artırıyor. Dijital dünyanın güvenliğini başarı ile sağlamak için tehditleri hızlı bir şekilde tespit etme, detaylıca analiz etme ve engelleme kabiliyeti kazanmak gerekiyor” dedi.
Intel Security, SOC’un bugünü ve yarınına ışık tutuyor
2016 yılında Intel Security, kurumların güvenlik operasyon merkezini (SOC) nasıl kullandıklarını, zamanla bu merkezlerin nasıl bir değişim gösterdiğini ve gelecekte nasıl bir yapı kazanacaklarını incelemek üzere kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Farklı coğrafyalarda farklı endüstrilerden ve kurumlardan 400 güvenlik uzmanıyla yapılan görüşmeler neticesinde SOC’ler hakkında detaylı bilgilere ulaşıldı.
Uyarı yükü: Kurumlar güvenlik uyarılarının %25’i için yeterli bir araştırma ve takip yapamıyor.
Öncelik belirleme sorunu: Katılımcıların çoğu, yoğun güvenlik alarmlarının yorucu olduğunu belirtirken, %93’ü potansiyel tehditleri önceliklendiremiyor.
Güvenlik olaylarında artış: Katılımcıların %67’si güvenlik olaylarında artış olduğunu belirtiyor. Bu yükselişte saldırıların artması kadar daha iyi takip sistemleri sayesinde daha fazla tehdit tespit etme de rol alıyor.
Artışın nedeni: Güvenlik olaylarında artış olduğunu belirten katılımcıların %57’si kurumlarına daha fazla saldırı gerçekleştirildiğini belirtirken, %73’ü ise saldırıları daha iyi tespit ettiklerine inanıyor.
Tehdit bildirimleri: Kurumların çoğu (%64) için en yaygın tehdit tespit bildirimi geleneksel güvenlik kontrol noktalarından geliyor. Bunlar arasında zararlı yazılım analiz sistemleri, güvenlik duvarı ve izinsiz giriş saptama sistemleri (IPS) yer alıyor.
Proaktif ve reaktif: Katılımcıların büyük bir çoğunluğu proaktif ve optimize güvenlik operasyonu hedefine yaklaştıklarını belirtirken, halen %26’lık bir bölüm reaktif modda, gelen tehditleri avlama ve saldırılara yanıt verme şeklinde operasyonlarını yürütüyor.
Saldırılar: 2015 yılında yapılan güvenlik araştırmalarının üçte ikisinden fazlası (%68), planlı bir dış saldırı ya da içeriden bir tehdit olmak üzere spesifik bir teşebbüsle ilintiliydi.
Araştırmanın kaynağı: Güvenlik araştırmalarına neden olan olayların başında %30’luk bir oranla genel zararlı yazılımlar geliyor. Bunu, %17 ile hedefli zararlı yazılım saldırıları, %15 ile hedefli network tabanlı saldırılar, %12 ile potansiyel tehdit ya da bilgi kaybına neden olan kullanıcı hataları, %10 ile kasıtlı iç tehditler, %7 ile direkt ulus-devlet saldırıları ve %7 ile indirekt ya da politik/sosyal amaçlı hack’leme eylemleri kapsamında yapılan ulus-devlet saldırıları takip ediyor.
Araştırmaya katılan uzmanlar, SOC’lere yapılan yatırımlarda en çok doğrulanan saldırılara yanıt verme kabiliyetinin geliştirilmesine odaklandıklarını belirtiyor. Bu alandaki çalışmalar arasında koordinasyon, iyileştirme, temizleme, öğrenme ve benzer olayların önüne geçme faaliyetleri yer alıyor.
Saldırıya uğrayan güvenilir yazılımlarda artış yaşanıyor
Raporda siber suçluların saldırılarını gizlemek üzere genel olarak kabul görmüş kodlar içerisine Truva atı yerleştirme yöntemleri de detaylı bir şekilde yer aldı. McAfee Labs bu konuda yapılan pek çok farklı yaklaşımı tespit etti.
MITM (Ortadaki Adam) atağı ile çalıştırılabilir dosyaların indirilmesi esnasında yamalanarak zararlı kodların eklenmesi
Bağlayıcı ve birleştirici programlar kullanarak “temiz” ve “kirli” dosyaların bir paket haline dönüştürülmesi
Yorumlanmış, açık kaynaklı veya ayrıştırılmış kod aracılığıyla değiştirme
Yama programlarla yürütülebilir dosyaların değiştirilmesi ve böylece uygulama kullanımının pürüzsüzce sürdürülmesi
Ana kaynak kodun zehirlenmesi (özellikle yeniden dağıtımı yapılmış kütüphanelerde)
2016, fidye yazılımlarının en hareketli yılı oldu
çeyrek sonu itibariyle, bu yıl ortaya çıkan yeni fidye yazılımı örneklerinin toplam sayısı, yılın başından itibaren %80 artışla 3.860.603’e ulaştı. Hacimsel büyümenin yanı sıra fidye yazılımları teknik anlamda da önemli bir gelişim kaydetti. Tüm verilerin ya da belirli klasör ve dosyaların şifrelenmesi, güvenilir uygulamalar tarafından kullanılan web sitelerinin şifrelenmesi, “sandbox” çözümüne karşı önlemler, fidye yazılımı için çok daha sofistike saldırı kitleri ve fidye yazılımının bir servis olarak sağlanması, başlıca gelişmeler olarak tespit edildi.
Fidye yazılımlarında 2015 yılında başlayan artışın 2017’de yavaşlayacağını öngördüklerini belirten Vincent Weafer, “Bu yıl fidye yazılımlarının hem sayısında hem de yapılarında önemli bir gelişime şahit olduk. Bu zararlı yazılımla gerçekleştirilen büyük çaplı saldırılar kamuoyunun gündeminde yer aldı. Bununla birlikte güvenlik sektörü ile kanun uygulayıcıların daha yakın çalışmaya başlaması ve rakip güvenlik şirketlerinin artan iş birliği ile daha iyi sonuçlar artık alınabiliyor. Dolayısıyla, 2017 yılında fidye yazılımlarında düşüş yaşanmasını bekliyoruz” dedi.
Siber tehditler 3. çeyrekte de yükselişte
2016 yılı 3. çeyreğinde McAfee Labs’in Global Tehdit İstihbarat ağı; fidye yazılımları, mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılımlar ve makro zararlı yazılımlarda kayda değer bir artış gözlemledi:
Fidye yazılımı: Fidye yazılımları 3. çeyrek itibarıyla %18, yıl başından itibaren ise %80 oranında büyüdü.
Mac OS zararlı yazılımı: Mac OS’leri hedef alan yeni zararlı yazılımlar 3. çeyrekte %637’lik rekor bir büyüme sağladı, ancak bu büyüme Bundlore adlı tek bir reklam yazılımı ailesinden kaynaklandı. Toplam Mac OS zararlı yazılımı, diğer platformlara kıyasla oldukça düşük bir oranda seyrediyor.
Yeni zararlı yazılım: 3. çeyrekte yeni tekil zararlı yazılımlar %21 oranında düşüş gösterdi.
Mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılımlar: 3. çeyrek döneminde, mobil ugulamalara yönelik 2 milyondan fazla yeni zararlı yazılım tespit edildi.
Makro tabanlı zararlı yazılımlar: Başta Word olmak üzere Microsoft Office programlarını hedef alan makro tabanlı yeni zararlı yazılımlar artış göstermeye devam etti.
Spam botnet’ler: Necurs botnet 2. çeyreğe kıyasla hacmini neredeyse 7 kat artırarak 3. çeyreğin en yüksek hacimli spam botnet’i oldu. Kelihos ile yapılan spam saldırıları ise 2016 yılında ilk kez 3. çeyrek döneminde keskin bir düşüş yaşadı.
Dünya çapında botnet yayılımı: Solucan ve indirme uygulamaları dağıtan Wapomi’nin 2. çeyrekte %45 olan yayılımında düşüş görülmesine rağmen 3. çeyrekte de yine de ilk sırada yer aldı. Botnet’ler aracılığıyla dağıtılan CryptXXX fidye yazılımı ise bir önceki çeyrekte sadece %2 oranında trafik sağlarken 3. çeyrekte ikinci sıraya yükseldi.
Analiz
Şehirlerin Geleceği ‘Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde Değerlendirilecek
Kentleşme her geçen gün artıkça operasyon ve hizmetlerin deneyimini iyileştirmek, altyapıları buna göre planlamak gerekiyor. Küresel olarak her hafta 3 milyon kişi kentlere taşınırken, Birleşmiş Milletler‘in tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68’inin kentlerde yaşaması bekleniyor. 44 yıldır bilişimin gücünü akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için kullanan SAMPAŞ Holding, kentleşmenin ve kentliliğe bağlı sorunların giderek arttığı bir dünyada kentlerin günümüzde ve gelecek nesiller için nasıl daha yaşanılabilir hale getirileceğiyle ilgili çözümleri, 8 Haziran 2024’te İstanbul’da gerçekleştireceği Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde paylaşacak…
2050 yılına kadar dünya genelinde kentsel alanlarda yaklaşık 2,5 milyar daha fazla sayıda insanın yaşayacağı öngörülüyor. Çok hızlı büyüyen ve gelişen ketlerin akıllı ve dirençli bir hale getirilmesi gerekiyor. Bunun da yolu barınmadan ulaşıma, kamu hizmetlerinden güvenliğe, enerji verimliliğinden çevreye duyarlı sistemlere kadar birçok faktörü içinde barındıran bütünsel bir akıllı şehir vizyonunun planlanmasından geçiyor.
Tüm dünyanın üzerine çalıştığı, gelişmiş ülkelerin büyük yatırımlar yaptığı akıllı ve dirençli kent vizyonunu yakalamak için SAMPAŞ Holding tarafından yerel yönetimlerin katılacağı Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi düzenleniyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu’nun katılımıyla, 8 Haziran tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilecek zirvede bir kentin akıllı ve dirençli olabilmesi için gerekli olan tüm standartlar masaya yatırılacak ve yerel yönetimlerle birlikte incelenecek.
Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili olarak değerlendirme de bulunarak “Kentlerin ve kentlerde yaşayan insanların ihtiyaçları her geçen gün değişirken değişimlere uyum gösteren, gelişen risklere karşı daha dirençli bir yaşam sunan bir kent anlayışı şekillenmeye devam ediyor. Verinin anlık toplanmasını, analiz edilmesini ve kenti yöneten kararlara yön vermesini sağlayan teknolojiler, insan, doğa ve yapılar arasında kusursuz bir uyum oluştururken, bu duruma dayalı kentlerde yaşama potansiyelimizi de artırıyor.
SAMPAŞ Holding olarak biz, verilerin altyapılarla kesintisiz etkileşime girdiği ve tüm canlıların ihtiyaçlarının anında karşılandığı kentlerin kurulabileceğini biliyoruz. İnovasyonun gücüyle, bugünden başlayarak gelecek nesiller için dirençli ve sürdürülebilir şehirler inşa etmek üzere teknolojiler, politikalar ve insanlar arasındaki uyumu ve bu konudaki bilinci artırmayı amaçlıyoruz.
Bu bağlamda, 8 Haziran’da İstanbul’da Türkiye’deki yerel yönetim idarecileriyle kentlerin geleceğini “Akıllı ve Dirençli Ketler Zirvesi’yle” şekillendiriyoruz.
Analiz
SAP Türkiye Kalite Ödülleri Sahiplerini Buldu!
Bu yıl 21. kez gerçekleştirilen ve Türkiye’nin en büyük teknoloji etkinliği olan SAP Forum İstanbul kapsamında düzenlenen ödül töreninde, geleceği hayal eden ve yılın en başarılı teknoloji projelerine imza atan firmalardan Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri Grubu, “Dönüşüm” kategorisinde; Uğur Selüloz Kimya A.Ş, “Hız” kategorisinde; AGT Ağaç San. ve Tic. A.Ş. ise “ İnovasyon” kategorisinde Altın Ödüllerin sahibi oldu.
Kurumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri SAP’nin “Reimagine Business for the Digital Economy” temasıyla, 27 Ekim’de, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdiği SAP Forum İstanbul’da gelenekselleşen SAP Kalite Ödülleri de sahiplerini buldu. Her sene, yılın en başarılı kurumsal teknoloji uygulamalarına dikkat çekmek amacıyla verilen SAP Türkiye Kalite Ödülleri, bu yıl da “Hız”, “İnovasyon” ve “Dönüşüm” olmak üzere 3 ayrı kategoride yılın en başarılı projelerine verildi. Altın kategoride ödül kazanan firmalar SAP EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölge yarışmasına katılmaya da hak kazandı.
Türkiye’de 15 yıldır hiç durmadan hayal kuran SAP Türkiye, hayalleri ödüllendirdi!
Dijitalleşmeyle birlikte değişen iş dünyası için yenilikçi çözüm ve fikirlerin paylaşıldığı SAP Forum İstanbul kapsamında gerçekleştirilen ödül töreninde, “Hız” kategorisinde Altın Ödül, SAP’nin iş ortağı MBIS ile gerçekleştirdiği SAP uygulamalarıyla Uğur Selüloz Kimya A.Ş’nin oldu. Ödülü, Uğur Selüloz Kimya A.Ş adına Genel Müdür Ali Kaplan, SAP Türkiye Danışmanlık ve İş Geliştirme Yöneticisi Murat Benlidayı’nın elinden aldı. Yılın İnovasyonu kategorisinde ise Altın Ödül AGT Ağaç San. ve Tic. A.Ş.’nin oldu. Yine MBIS işbirliği ile gerçekleştirilen projenin ödülünü AGT Ağaç San. ve Tic. A.Ş. CEO’su Mehmet Söylemez, SAP Türkiye Dijital İş Hizmetleri Direktörü Hakkı Bosnalı’dan aldı. SAP Yılın Dönüşüm kategorisinde Altın Ödül ise Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri Grubu’na verildi. Acron işbirliği ile hayata geçirilen projenin ödülünü Eczacıbaşı CIO’su Hilmi Koçak, SAP Türkiye Proje Yönetim Ofisi Yöneticisi Bahar Kulbul’ün elinden teslim aldı.
Hız, İnovasyon ve Dönüşüm kategorilerinde 2. ve 3. olan şirketlere verilen Gümüş ve Bronz ödüller ise şöyle;
Hız kategorisinde Gümüş Ödül SAP’nin iş ortağı Detaysoft ile gerçekleştirdiği SAP uygulamalarıyla Erdemir Grubu’na; Bronz Ödül, Accenture işbirliği ile gerçekleştirilen proje ile Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye verildi. İnovasyon kategorisinde Gümüş Ödül BimSA, SAP Türkiye işbirliği ile gerçekleştirilen proje için BRİSA A.Ş’ ye; Bronz Ödül ise yine BRİSA A.Ş’nin oldu. Dönüşüm kategorisinde Gümüş Ödül’e Fiz Bilişim ile gerçekleştirilen proje ile Abdi İbrahim İlaç San. Tic. A.Ş layık görüldü. Dönüşüm kategorisinde Bronz ödülü ise BTC Türkiye ile gerçekleştirilen proje ile Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş’ye takdim edildi.
Dijital ekonomiye yön veren liderler, gelecek hayallerini paylaştı
Türkiye’nin en büyük teknoloji etkinliği SAP Forum İstanbul, iş dünyasının farklı sektörlerinden 5 bine yakın profesyonelin katılımıyla 21. kez gerçekleştirildi. 27 Ekim’de İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, dijital ekonominin bugünü ve yarını masaya yatırıldı. “Reimagine Business for the Digital Economy” temasıyla gerçekleştirilen Forum’da, SAP’nin sunduğu yenilikçi çözümler, canlı demo gösterimler ile de katılımcılarla paylaşıldı. Forum kapsamında SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen İnovasyon Paneli, global teknoloji liderlerinden İntel Türkiye Genel Müdürü Burak Aydın, IBM Türk Genel Müdürü Defne Kozan ve Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu’yu buluşturdu. Panelin açılış konuşmasını yapan ve dönüşümün ekonomiyi ve şirketleri nasıl etkileyeceğine dair öngörülerini paylaşan SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin “Hem kurumsal hem de bireysel hayatlarımızda yepyeni bir dönemi yaşıyoruz. Bu yeni dönemde bizleri ileriye taşıyacak en önemli faktör her gün yaptığımız işleri yeniden hayal etmek olacak. Eşi benzeri olmayan şeyleri hayal etmek zor, ancak bunu yapmazsak yarına geç kalacağımızı bilmeliyiz” dedi.
Analiz
Uçaklarda ‘elektronik cihaz’ serbestliği!
Amerika Federal Havacılık Yönetimi (FAA), uçaklarda, iniş ve kalkış da dahil olmak üzere elektronik cihaz kullanımının, \”cep telefonuyla konuşma dışında\” artık serbest olduğunu bildirdi.
Amerikan hükümetinin güvenlik kurallarına göre, elektronik cihazların uçak iniş kalkışlarında kullanımı yasağı bugün kaldırıldı.
Konuya ilişkin yapılan basın açıklamasında, FAA Başkanı Michael Huerta’nın, \”Geçtiğimiz yıl, bütün uzmanları bu konuda mükemmel bir rapor hazırlamaları için yönlendirdim. Birlikte bütün yıl çalışan uzmanlar bize sağlam bir rapor verdiler. Böylece biz, güvenlik konusunda daha ileri bir adım atabiliriz. Yolcular, uçaklarda, taşınabilir elektronik cihazlarını kullanabilirler\” ifadesine yer verildi.
Karar, uçakla seyahet edenler kadarhavacılık firmaları tarafından da sevinçle karşılandı. FAA tarafından alınan yeni kararı A4A isimli havacılık sanayi ve ticaret grubu memnuniyetle karşılarken, kurumun açıklamasında, ”A4A ve üyelerimiz, elektronik cihazların kullanılabilirliğinin güvenliği konusunda FAA ile çalışacaktır” denildi.
‘UYGULAMA ZAMAN ALABİLİR’
Yeni kanunla yolcular uçaklarda, e-kitap okuma, bilgisayar oyunları ile oynama, film izleme gibi konularda serbest hareket edebilecek. FAA’in açıklamasına göre, bu konuda az da olsa hala kısıtlamalar mevcutken, örneğin, uçuş başlangıcında, hostesler veya uçak ekranları tarafından yapılan güvenlik brifingi sırasında elektronik cihazların kullanılmaması şartına yolcuların uyması gerekiyor.
Ayrıca cep telefonlarının uçuş moduna alınması veya telefon arama özellliğinin devre dışı bırakılması gerekirken, elektronik cihazların kalkış esnasında bir kazaya sebebiyet vermemesi için koltukların arka cebinde durması zorunlu olacak ve internette gezinti yapma, e-posta alıp verme, yazılı mesaj veya veri indirme işlemlerine 10 bin feet(3048 m.) yüksekliğin altında izin verilmeyecek.
‘CEP’E İZİN YOK
Yeni kurallara göre yolcular, elektronik cihazları kullanımda büyük haklara kavuşurken, cep telefonu ile sesli konuşma hakkını ise henüz elde edemedi. Federal İletişim Komisyonu uygulamaları (FCC) havadan aramalara hala izin vermiyor. FAA açıklamasına göre, elektronik cihazların kullanım kapasiteleri havayoluna göre değişiklik arz edecek. Havayolu şirketi uçuş süresince Wi-Fi sevisi sağlıyorsa elektronik cihazlar bu sistemin olanaklarından faydalanabilecek ve kablosuz klavye gibi kısa mesafeli bluetooth aksesuarları da kullanılabilecek. Ancak bazı havayolu şirketleri bu servisin kullanılmasına izin vermeyebilecek.
Birçok yeni havayolu şirketinin yeni kriterlere uyum sağlaması beklenirken, söz konusu uygulamalara geçiş zaman alacak. Uygulamaya geçişher havayoluna göre değişiklik arz edecek.
-
Mobil8 ay önce
Yeni Samsung Galaxy S10 Ailesi
-
Mobil8 ay önce
Bill Gates’ten iPad yorumu!
-
Internet8 ay önce
IPV6 Forum Türkiye Kuruldu
-
Internet8 ay önce
Kablosuz internet ağları korumasız
-
Android8 ay önce
Android Oyunu: Radiant Free
-
Donanım8 ay önce
AMD Ryzen™ 7 İşlemcilerle
-
Oyun8 ay önce
Cebinizdeki IQ oyunu: NumerIQ
-
Internet8 ay önce
Online alışverişe çığır açan teknolojiler damga vuracak