Bağlantıda Kalın

Analiz

Sürdürülebilir iş ve yaşam için teknoloji

Teknoloji ve iş süreç yönetimi alanında dünyanın lider şirketlerinden Xerox, daha iyi bir çalışma ortamı, sosyal yaşam, sürdürülebilir bir çevre ve üretim sistemi geliştirmek için bağımsız kuruluşların denetiminde kendisine hedefler koyuyor, duyarlı bir çalışma ve üretim şekline şirket hedeflerinden ödün vermeden de ulaşılabileceğini gösteriyor. Xerox’un 2006 yılından itibaren her yıl düzenli olarak açıkladığı Küresel Vatandaşlık Raporu, kurumun yönetim ve çalışan değerlerini, çevre politikalarını, inovasyon çalışmalarını, sürdürülebilir iş yaklaşımlarını ve sosyal sorumluluklarını ortaya koyuyor. Xerox’un 2016 yılı Küresel Vatandaşlık Raporu’nda öne çıkan konu başlıkları ve alınan sonuçlar:

Müşteri memnuniyeti her şeyin önünde

Xerox, geliştirdiği inovatif teknolojileri müşterilerinin ihtiyaç ve beklentilerini esas alarak geliştiriyor. Küresel Vatandaşlık Raporu’nda, faaliyet gösterdiği her ülkede aynı kalitede hizmet verdiğini ve müşteri memnuniyetini esas aldığını belirtiyor.

En İyi 100 Kurumsal Vatandaştan biri

Xerox, Kurumsal Sorumluluk Dergisi tarafından “En İyi 100 Kurumsal Vatandaş”listesinde gösterildi. Xerox ayrıca Dow Jones’un 2016 yılı Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer alan birkaç şirketten biri oldu.

2500 STK’ya maddi destek 

2500’den fazla sivil toplum kuruluşu, lise ve üniversite Xerox Foundation’dan bağış, hediye ve toplumsal katılım faaliyetini içeren finansal yardım aldı.

Doğaya karşı duyarlı

Xerox dünya çapındaki tesislerinde enerji tüketimini yüzde 12, emisyon oranlarını ise yüzde 20 oranında düşürdü. Bu da yaklaşık 65.000 ton karbondioksit eşdeğerine denk geliyor.

Trafikten sağlığa teknolojileri ile yaşamın içinde 

Xerox ve ABD Florida Eyaleti Ulaştırma Departmanı, kullanıma sunmaya hazırlandıkları araç otoban gişe geçiş sistemi ile operasyon verimliliğini, Florida halkının ve ziyaretçilerin memnuniyetini artırmayı hedefliyor. Xerox’un buna benzer olarak kent içi toplu taşıma sistemlerinde bilet, jeton, kart gibi sistemlerin yerine kişisel mobil cihazların kullanılmasını sağlayan Xerox Seamless çözümü; ABD’de kullanılan “Car Pooling”(Araçta taşınan yolcu sayısına göre ücretlendirme) sisteminin doğru işlemesini, hatalı geçişlerin cezalandırılmasını sağlayan kızıl ötesi takip sistemi; biletleme sistemleri üzerinden toplu taşıma araçlarının trafik akışını, insanların bu araçları kullanım biçimlerini ve kullanım yoğunluğunu saptayan şehir gösterge panelleri; sürücülere gidilen güzergahtaki boş park alanları, ücretler, zamanlama ve alternatif otopark bilgileri hakkında bilgi veren Xerox Merge sistemi ve Xerox Merge çözümünün Los Angeles için uyarlanmış hali denebilecek Xerox LA ParkExpress sistemi gibi teknoloji çözümleri, Xerox’un toplumsal yaşamı kolaylaştırmaya yönelik çözümlerinden bazıları.

Her ırk renk ve azınlığın eşitliği

Xerox’un Amerika operasyonlarında çalışanların yüzde 60’ı kadın. Kadınlar yönetici kadrolarının yüzde 32’sini oluşturuyor. Azınlıklar ise çalışanların yüzde 48’ini oluşturuyor ve bu kişilerin yüzde 15’i yönetici pozisyonunda bulunuyor.

Xerox CEO’su Ursula Burns; Küresel Vatandaşlık Raporu ile ilgili yaptığı değerlendirmede “Sosyal sorumluluk Xerox’un en önemli değeri olarak kalmaya devam edecek. 50 yıldan fazla bir süredir, Xerox’un küresel vatandaşlık öncelikleri dünyaya olumlu etkide bulunmaya devam ediyor. Bütünlük, inovasyon, sürdürülebilirlik ve toplumsal faydayı içeren kurumsal değer ve kültürümüzü korumaya, yaşatmaya devam edeceğiz” dedi.

Xerox’un yönetilen baskı hizmetleri ve doküman teknolojileri alanındaki çalışmaları da şirketlerin baskı giderlerini düşürmesinin yanı sıra karbon ayak izini azaltarak doğaya ve toplumsal sürekliliğe fayda sağlıyor. Xerox CompleteView Pro gibi yazılım çözümleri ile de baskı kullanım ve maliyetlerini analiz ederek şirketlerin sarf malzeme miktarları ile güç tüketimleri ve karbondioksit emisyon oranlarını azaltmalarına yardım ediyor. Xerox’un EA (Emulsion Aggregation) toneri her baskı sürecinde yüzde 30-35 oranlarında tasarruf elde edilmesini sağlıyor.

Okumaya Devam Et

Analiz

Şehirlerin Geleceği ‘Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde Değerlendirilecek

Kentleşme her geçen gün artıkça operasyon ve hizmetlerin deneyimini iyileştirmek, altyapıları buna göre planlamak gerekiyor. Küresel olarak her hafta 3 milyon kişi kentlere taşınırken, Birleşmiş Milletler‘in tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68’inin kentlerde yaşaması bekleniyor. 44 yıldır bilişimin gücünü akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için kullanan SAMPAŞ Holding, kentleşmenin ve kentliliğe bağlı sorunların giderek arttığı bir dünyada kentlerin günümüzde ve gelecek nesiller için nasıl daha yaşanılabilir hale getirileceğiyle ilgili çözümleri, 8 Haziran 2024’te İstanbul’da gerçekleştireceği Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde paylaşacak…

2050 yılına kadar dünya genelinde kentsel alanlarda yaklaşık 2,5 milyar daha fazla sayıda insanın yaşayacağı öngörülüyor. Çok hızlı büyüyen ve gelişen ketlerin akıllı ve dirençli bir hale getirilmesi gerekiyor. Bunun da yolu barınmadan ulaşıma, kamu hizmetlerinden güvenliğe, enerji verimliliğinden çevreye duyarlı sistemlere kadar birçok faktörü içinde barındıran bütünsel bir akıllı şehir vizyonunun planlanmasından geçiyor.

SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı – Şekip Karakaya

Tüm dünyanın üzerine çalıştığı, gelişmiş ülkelerin büyük yatırımlar yaptığı akıllı ve dirençli kent vizyonunu yakalamak için SAMPAŞ Holding tarafından yerel yönetimlerin katılacağı Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi düzenleniyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu’nun katılımıyla, 8 Haziran tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilecek zirvede bir kentin akıllı ve dirençli olabilmesi için gerekli olan tüm standartlar masaya yatırılacak ve yerel yönetimlerle birlikte incelenecek.

Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili olarak değerlendirme de bulunarak “Kentlerin ve kentlerde yaşayan insanların ihtiyaçları her geçen gün değişirken değişimlere uyum gösteren, gelişen risklere karşı daha dirençli bir yaşam sunan bir kent anlayışı şekillenmeye devam ediyor. Verinin anlık toplanmasını, analiz edilmesini ve kenti yöneten kararlara yön vermesini sağlayan teknolojiler, insan, doğa ve yapılar arasında kusursuz bir uyum oluştururken, bu duruma dayalı kentlerde yaşama potansiyelimizi de artırıyor.

SAMPAŞ Holding olarak biz, verilerin altyapılarla kesintisiz etkileşime girdiği ve tüm canlıların ihtiyaçlarının anında karşılandığı kentlerin kurulabileceğini biliyoruz. İnovasyonun gücüyle, bugünden başlayarak gelecek nesiller için dirençli ve sürdürülebilir şehirler inşa etmek üzere teknolojiler, politikalar ve insanlar arasındaki uyumu ve bu konudaki bilinci artırmayı amaçlıyoruz.

Bu bağlamda, 8 Haziran’da İstanbul’da Türkiye’deki yerel yönetim idarecileriyle kentlerin geleceğini “Akıllı ve Dirençli Ketler Zirvesi’yle” şekillendiriyoruz.

Okumaya Devam Et

Analiz

Leica ile birlikte tasarlanan Xiaomi 13 Ultra tanıtıldı

Xiaomi ve Leica’nın mobil görüntüleme teknolojilerinde çığır açan iş birliğinin en son ürünü olan Xiaomi 13 Ultra, özel bir etkinlikle tanıtıldı. 1 inç sensör ve değişken diyafram açıklığına sahip ana kamerayı merkeze alan dörtlü kamera kurulumu, mükemmel renk doğruluğuna sahip ultra kaliteli WQHD+ ekran ve üst düzey amiral gemisi Snapdragon® 8 Gen 2 ile klasik bir tasarımı bir araya getiriyor. Xiaomi, yeni akıllı telefonu Xiaomi 13 Ultra ile kullanıcısına profesyonel kamera deneyimi sunuyor.

Leica’nın Summicron lensinde çığır açan geliştirmeler

Xiaomi ve Leica’nın görüntüleme alanındaki stratejik iş birliğinde çok önemli bir adım daha atıldı. Summicron lensinde yapılan geliştirmeler sonucunda mobil görüntüleme alanında çığır açan bir ilerleme yaşanıyor.

Leica M serisinin optik konseptinden uyarlanan Xiaomi 13 Ultra’nın Leica optik sistemi, kompakt boyutu, geniş diyafram açıklığı, üstün görüntüleme performansı, güvenilirlik ve dayanıklılık özellikleriyle öne çıkıyor. Lens, tasarım hassasiyetini optik sınıra yaklaştırarak nanometre seviyesine ulaşmasını sağlayan ultra yüksek dereceli bir polinom tasarım kullanıyor. Diğer taraftan çok katmanlı kaplama, parlamayı ve gölgelenmeyi büyük ölçüde azaltarak aşırı soğuk ve aşırı sıcak ortamlarda istikrarlı bir performans sunuyor. 

Xiaomi 13 Ultra, 12 mm (ultra geniş açı), 23 mm (geniş açı), 75 mm (telefoto), yeni 120 mm’ye (süper telefoto) kadar değişen odak aralıklarını kapsayan Leica optik lenslerden oluşan dörtlü kamera kurulumunun yanı sıra sensör içi yakınlaştırma (In-Sensor-Zoom) aracılığıyla ekstra 46 mm ve 240 mm uzunluklar içeriyor. Akıllı telefonun profesyonel kamera ayarı, tam odak mesafesi esnekliğine ek olarak değişken diyafram açıklığı sunuyor. Daha fazla ışık ve yumuşak, sığ bir alan derinliği sağlayan ƒ/2.0’dan daha geniş bir diyafram açıklığına sahip Xiaomi 13 Ultra’nın üç kamerası daha kısa deklanşör sürelerine olanak tanıyor. Böylece doğal ve kaçırılmayacak anların daha hızlı yakalanmasını sağlıyor. Ultra büyük 1 inç IMX989 sensör ve ƒ/1.9 ile ƒ/4.0 arasında geçiş yapabilen yeni bir fiziksel iki kademeli diyafram açıklığına sahip olan ana kamera, içerik oluşturuculara farklı senaryolara göre pozlamaları özelleştirme konusunda daha fazla özgürlük sunuyor. 

Sokak fotoğrafçılarının yaygın olarak kullandığı \”hiperfokal mesafe\” çekim yönteminden esinlenen Xiaomi 13 Ultra, odak noktasını manuel olarak ayarlayarak odaksız fotoğraflar çekmeye ve daha sonra anı yalnızca 0,8 saniyede başlayıp çekim yapmaya olanak tanıyan yeni bir Hızlı Çekim modu da getiriyor.

Çekimden sunuma kadar uçtan uca desteklenen profesyonel kamera özelliği  

Xiaomi 13 Ultra, RAW iş akışını tamamen optimize ediyor ve görüntünün dinamik aralığını, ayrıntılarını ve dokusunu en üst düzeye çıkarmak için daha fazla algoritmayı RAW alanına taşıyarak görüntüleme kalitesini önemli ölçüde arttırıyor. Ana kamera 50MP RAW desteğiyle daha yüksek bir görüntüleme çözünürlüğü sunarken, verileri doğrudan bilgi işlem akışından alarak daha iyi çözünürlük ve yüksek dinamik aralık sağlayan çok kareli 14-bit UltraRAW’ı da destekliyor. Adobe tarafından oluşturulan kamera profilleri, post prodüksiyon için daha iyi bir başlangıç noktası sağlıyor.

Xiaomi 13 Ultra, mükemmel renk doğruluğu ve 2600 nit’e kadar maksimum parlaklığa sahip 6,73 inç profesyonel düzeyde WQHD+ ekrana sahip. Ayrıca bu ekran, son zamanlarda piyasaya sürülen Xiaomi cihazları genelinde farklı ekranlarda doğru ve tutarlı renk sunumu sağlamak için mükemmel otomatik renk yönetimini destekleyen yeni CIE 2015 kolorimetrisi temel alınarak kalibre edildi. 

Xiaomi 13 Ultra ayrıca, Dolby Vision® ile desteklenen uçtan uca deneyimle, canlı renkler, şaşırtıcı kontrast ve parlaklığın yanı sıra karanlık ve aydınlık alanlarda zengin ayrıntıların panoramik görüntüsünü yakalıyor ve kullanıcılara Dolby Vision®’ı destekleyen UGC topluluklarında kendi yaratıcı içeriklerini paylaşma fırsatı sunuyor. 

Kendi geliştirdiği ısı dağıtımı teknolojisi ve Xiaomi Surge Pil Yönetim Sistemi ile ultra hızlı deneyim

Xiaomi Ultra ürün serisinin geleneksel başyapıtı olan Xiaomi 13 Ultra, birinci sınıf bir amiral gemisi deneyimi için bir dizi yenilikçi teknolojinin yanı sıra mevcut en güçlü donanım yapılandırmasını içeriyor.

Xiaomi 13 Ultra, dairesel kamera modülü, tek parçadan oluşan metal çerçevesi ve deri dokulu kaplamasıyla Leica’nın M kamera serisinin klasik görünümünü yansıtıyor. 227 g¹ ağırlığında olan ve tek parçadan oluşan metal çerçevesiyle önceki nesle göre bükülmelere karşı daha fazla dayanıklılık sağlayan akıllı telefon tasarımı, tüm yapı için sağlam bir temel ve daha güvenli bir tutuş sağlıyor. İkinci nesil antibakteriyel nanoteknoloji silikon deri ile kaplı Xiaomi 13 Ultra’nın arka paneli sadece parmak izlerine ve lekelere karşı dayanıklı olmakla kalmıyor, aynı zamanda antibakteriyel ve sararmaya karşı da dayanıklılık gösteriyor. Bakteriyel inhibisyon oranı %99’a kadar ulaşabiliyor ve neredeyse her ortam için mükemmel bir seçim oluşturuyor.²

4 nm teknolojisiyle üretilen en yeni Snapdragon® 8 Gen 2 amiral gemisi işlemciyle donatılan Xiaomi 13 Ultra, performansı en üst düzeye çıkarırken enerji tüketimini de azaltıyor. Cihaz 16GB LPDDR5x’e kadar RAM ve 1 TB’a kadar UFS4.0 depolamanın yanı sıra FBO (Dosya Tabanlı Optimizasyon) desteğine de sahip. Xiaomi 13 Ultra ayrıca 4K 60Hz’e kadar DisplayPort video çıkışı sağlayan bir USB 3.2 Gen 1 arayüzü içeriyor.

Xiaomi’nin kendi geliştirdiği Loop LiquidCool teknolojisi sayesinde, havacılık sektörü düzeyinde büyük toroidal soğutma sisteminin bir akıllı telefonda ilk kez uygulandığı Xiaomi 13 Ultra, \”buhar-sıvı ayrımı\” yapısıyla iç sirkülasyonun \”tek yönlü iletimini\” sağlıyor. Bu, geleneksel VC’lerin üç katından daha fazla eşdeğer termal iletkenlik sağlıyor ve ısı dağıtım kapasitesi 10 W’ı aşıyor. Bu üstün ve gelişmiş teknoloji ile Xiaomi 13 Ultra, ısı nedeniyle kare hızı düşmeden istikrarlı 4K 60fps video kaydını destekliyor.³

Xiaomi Surge P2 Şarj Çipi ve Xiaomi Surge G1 Pil Yönetim Çipini 5.000mAh pil ile eşleştiren Xiaomi 13 Ultra, bir dizi pil sağlık durumu işlevinden yararlanıyor ve pil ömrünü son derece ayrıntılı düzeylerde tahmin edebiliyor. Xiaomi 13 Ultra ayrıca pil azaldığında otomatik olarak tetiklenerek arka plan etkinliklerini sınırlayan ve 60 dakikaya kadar ek bekleme süresi sunan yeni bir Hazırda Bekleme modu içeriyor⁴.

Okumaya Devam Et

Analiz

McAfee Labs Tehditler Raporunu Yayınladı

Intel Security, 2016 yılı üçüncü çeyrek dönemine ilişkin siber güvenlik verilerini içeren McAfee Labs Tehditler Raporu’nu yayınladı. Raporda dünya çapında 400 güvenlik uzmanı ile yapılan araştırma sonuçları yer aldı. Araştırmaya katılan uzmanların %93’ü siber tehditleri önceliklendirmede sorun yaşadıklarını belirtti. Kurumların büyük bir çoğunluğunun güvenlik uyarılarının %25’i için yeterli bir araştırma yapamadığı açıklanırken, siber tehditlerde %67 oranında artış gözlemlendi. 

Intel Security, Aralık 2016 McAfee Labs Tehditler Raporu’nu yayınladı. Raporda kurumların güvenlik operasyon merkezi (SOC) faaliyetlerine, 2016 yılında fidye yazılımlarındaki gelişmelere ve siber suçluların güvenilir kodları hedefleyen Trojan (Truva atı) ile hazırladıkları fark edilmesi zor zararlı yazılımlara odaklanılıyor. Rapor aynı zamanda, fidye yazılımı, mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılım, makro zararlı yazılım, Mac OS’e yönelik zararlı yazılım ve diğer tehdit alanlarındaki 2016 yılı 3. çeyrek verilerini de içeriyor.

Aralık raporunun sektörün yüz yüze olduğu temel zorlukları incelediğine değinen McAfee Labs’in Başkan Yardımcısı Vincent Weafer; “Bugün güvenlik sektörünün en zor problemlerinden biri, güvenilir yazılım gibi hareket etmek üzere tasarlanan kodların zararlı eylemlerini çok düşük bir yanlış pozitif oranıyla tespit etmek. Bir kod ne kadar güvenilir görünürse, göz ardı edilmesi o kadar kolaylaşıyor. 2016 yılında fidye yazılımları “sandbox” çözümüne duyarlılığını artırırken, zararlı yazılım eylemlerinin gizlenmesi ihtiyacı da güvenilir uygulamaların Trojan ile ele geçirilmesi trendini doğurdu. Bu gelişmeler kurumların güvenlik operasyon merkezindeki (SOC) iş yükünü daha da artırıyor. Dijital dünyanın güvenliğini başarı ile sağlamak için tehditleri hızlı bir şekilde tespit etme, detaylıca analiz etme ve engelleme kabiliyeti kazanmak gerekiyor” dedi.

Intel Security, SOC’un bugünü ve yarınına ışık tutuyor

2016 yılında Intel Security, kurumların güvenlik operasyon merkezini (SOC) nasıl kullandıklarını, zamanla bu merkezlerin nasıl bir değişim gösterdiğini ve gelecekte nasıl bir yapı kazanacaklarını incelemek üzere kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Farklı coğrafyalarda farklı endüstrilerden ve kurumlardan 400 güvenlik uzmanıyla yapılan görüşmeler neticesinde SOC’ler hakkında detaylı bilgilere ulaşıldı.

Uyarı yükü: Kurumlar güvenlik uyarılarının %25’i için yeterli bir araştırma ve takip yapamıyor.

Öncelik belirleme sorunu: Katılımcıların çoğu, yoğun güvenlik alarmlarının yorucu olduğunu belirtirken, %93’ü potansiyel tehditleri önceliklendiremiyor.

Güvenlik olaylarında artış: Katılımcıların %67’si güvenlik olaylarında artış olduğunu belirtiyor. Bu yükselişte saldırıların artması kadar daha iyi takip sistemleri sayesinde daha fazla tehdit tespit etme de rol alıyor.

Artışın nedeni: Güvenlik olaylarında artış olduğunu belirten katılımcıların %57’si kurumlarına daha fazla saldırı gerçekleştirildiğini belirtirken, %73’ü ise saldırıları daha iyi tespit ettiklerine inanıyor.

Tehdit bildirimleri: Kurumların çoğu (%64) için en yaygın tehdit tespit bildirimi geleneksel güvenlik kontrol noktalarından geliyor. Bunlar arasında zararlı yazılım analiz sistemleri, güvenlik duvarı ve izinsiz giriş saptama sistemleri (IPS) yer alıyor.

Proaktif ve reaktif: Katılımcıların büyük bir çoğunluğu proaktif ve optimize güvenlik operasyonu hedefine yaklaştıklarını belirtirken, halen %26’lık bir bölüm reaktif modda, gelen tehditleri avlama ve saldırılara yanıt verme şeklinde operasyonlarını yürütüyor.

Saldırılar: 2015 yılında yapılan güvenlik araştırmalarının üçte ikisinden fazlası (%68), planlı bir dış saldırı ya da içeriden bir tehdit olmak üzere spesifik bir teşebbüsle ilintiliydi.

Araştırmanın kaynağı: Güvenlik araştırmalarına neden olan olayların başında %30’luk bir oranla genel zararlı yazılımlar geliyor. Bunu, %17 ile hedefli zararlı yazılım saldırıları, %15 ile hedefli network tabanlı saldırılar, %12 ile potansiyel tehdit ya da bilgi kaybına neden olan kullanıcı hataları, %10 ile kasıtlı iç tehditler, %7 ile direkt ulus-devlet saldırıları ve %7 ile indirekt ya da politik/sosyal amaçlı hack’leme eylemleri kapsamında yapılan ulus-devlet saldırıları takip ediyor.

Araştırmaya katılan uzmanlar, SOC’lere yapılan yatırımlarda en çok doğrulanan saldırılara yanıt verme kabiliyetinin geliştirilmesine odaklandıklarını belirtiyor. Bu alandaki çalışmalar arasında koordinasyon, iyileştirme, temizleme, öğrenme ve benzer olayların önüne geçme faaliyetleri yer alıyor.

Saldırıya uğrayan güvenilir yazılımlarda artış yaşanıyor

Raporda siber suçluların saldırılarını gizlemek üzere genel olarak kabul görmüş kodlar içerisine Truva atı yerleştirme yöntemleri de detaylı bir şekilde yer aldı. McAfee Labs bu konuda yapılan pek çok farklı yaklaşımı tespit etti.

MITM (Ortadaki Adam) atağı ile çalıştırılabilir dosyaların indirilmesi esnasında yamalanarak zararlı kodların eklenmesi

Bağlayıcı ve birleştirici programlar kullanarak “temiz” ve “kirli” dosyaların bir paket haline dönüştürülmesi

Yorumlanmış, açık kaynaklı veya ayrıştırılmış kod aracılığıyla değiştirme

Yama programlarla yürütülebilir dosyaların değiştirilmesi ve böylece uygulama kullanımının pürüzsüzce sürdürülmesi

Ana kaynak kodun zehirlenmesi (özellikle yeniden dağıtımı yapılmış kütüphanelerde)

2016, fidye yazılımlarının en hareketli yılı oldu

çeyrek sonu itibariyle, bu yıl ortaya çıkan yeni fidye yazılımı örneklerinin toplam sayısı, yılın başından itibaren %80 artışla 3.860.603’e ulaştı. Hacimsel büyümenin yanı sıra fidye yazılımları teknik anlamda da önemli bir gelişim kaydetti. Tüm verilerin ya da belirli klasör ve dosyaların şifrelenmesi, güvenilir uygulamalar tarafından kullanılan web sitelerinin şifrelenmesi, “sandbox” çözümüne karşı önlemler, fidye yazılımı için çok daha sofistike saldırı kitleri ve fidye yazılımının bir servis olarak sağlanması, başlıca gelişmeler olarak tespit edildi.

Fidye yazılımlarında 2015 yılında başlayan artışın 2017’de yavaşlayacağını öngördüklerini belirten Vincent Weafer, “Bu yıl fidye yazılımlarının hem sayısında hem de yapılarında önemli bir gelişime şahit olduk. Bu zararlı yazılımla gerçekleştirilen büyük çaplı saldırılar kamuoyunun gündeminde yer aldı. Bununla birlikte güvenlik sektörü ile kanun uygulayıcıların daha yakın çalışmaya başlaması ve rakip güvenlik şirketlerinin artan iş birliği ile daha iyi sonuçlar artık alınabiliyor. Dolayısıyla, 2017 yılında fidye yazılımlarında düşüş yaşanmasını bekliyoruz” dedi.

Siber tehditler 3. çeyrekte de yükselişte

2016 yılı 3. çeyreğinde McAfee Labs’in Global Tehdit İstihbarat ağı; fidye yazılımları, mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılımlar ve makro zararlı yazılımlarda kayda değer bir artış gözlemledi:

Fidye yazılımı: Fidye yazılımları 3. çeyrek itibarıyla %18, yıl başından itibaren ise %80 oranında büyüdü.

Mac OS zararlı yazılımı: Mac OS’leri hedef alan yeni zararlı yazılımlar 3. çeyrekte %637’lik rekor bir büyüme sağladı, ancak bu büyüme Bundlore adlı tek bir reklam yazılımı ailesinden kaynaklandı. Toplam Mac OS zararlı yazılımı, diğer platformlara kıyasla oldukça düşük bir oranda seyrediyor.

Yeni zararlı yazılım: 3. çeyrekte yeni tekil zararlı yazılımlar %21 oranında düşüş gösterdi.

Mobil uygulamalara yönelik zararlı yazılımlar: 3. çeyrek döneminde, mobil ugulamalara yönelik 2 milyondan fazla yeni zararlı yazılım tespit edildi.

Makro tabanlı zararlı yazılımlar: Başta Word olmak üzere Microsoft Office programlarını hedef alan makro tabanlı yeni zararlı yazılımlar artış göstermeye devam etti.

Spam botnet’ler: Necurs botnet 2. çeyreğe kıyasla hacmini neredeyse 7 kat artırarak 3. çeyreğin en yüksek hacimli spam botnet’i oldu. Kelihos ile yapılan spam saldırıları ise 2016 yılında ilk kez 3. çeyrek döneminde keskin bir düşüş yaşadı.

Dünya çapında botnet yayılımı: Solucan ve indirme uygulamaları dağıtan Wapomi’nin 2. çeyrekte %45 olan yayılımında düşüş görülmesine rağmen 3. çeyrekte de yine de ilk sırada yer aldı. Botnet’ler aracılığıyla dağıtılan CryptXXX fidye yazılımı ise bir önceki çeyrekte sadece %2 oranında trafik sağlarken 3. çeyrekte ikinci sıraya yükseldi.

Okumaya Devam Et

Editör Seçimleri

Donanım2 ay önce

Canon, Yeni Çok İşlevli Yazıcısı

Görüntüleme teknoloji lideri Canon, yeni geliştirdiği imageFORCE teknoloji platformuyla çalışan imageFORCE C7165 çok işlevli yazıcısını tanıttı. Modern çalışma alanında sürekli...

Manşet2 ay önce

Nagarro + MBIS

Nagarro + MBIS, Geliştirdiği SpringField Metodolojisiyle İşletmelerin Dijital Dönüşümünü Kolaylaştırıyor  Dijital dönüşüm, işletmelerin rekabet avantajı elde etmelerinde en önemli süreçlerin...

Donanım2 ay önce

Huawei WiFi BE3

Huawei WiFi BE3, Wi-Fi 7 teknolojisi ve 3,6 Gbps’e varan hız performansıyla ev ve iş yerlerinde hızlı, kesintisiz ve güvenli...

Donanım7 ay önce

HUAWEI Pura 70 Ultra DXOMARK Tarihinin En Yüksek Puanını Aldı

HUAWEI Pura 70 Ultra, DXOMARK sıralama tarihinde 163 puanla en yüksek puanı alarak Dünya’nın en iyi kameralı akıllı telefonu oldu....

Donanım7 ay önce

Giyilebilir Cihazlar Gizlilik Riski Taşıyor mu?

Akıllı saatler, fitness takip cihazları ve diğer giyilebilir cihazlar cep telefonlarımız ve tabletlerimiz kadar olağan hale geldi. Bu bağlantılı cihazlar...

Manşet7 ay önce

İş Yerlerinizi Yeni Nesil Dijital Güvenlik Ürünleriyle Koruyun 

Küresel bir yeni nesil dijital güvenlik şirketi olan ESET, yüksek düzeyde optimize edilmiş bir tehdit algılama ve müdahale çözümü sunmak...

Analiz7 ay önce

Şehirlerin Geleceği ‘Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde Değerlendirilecek

Kentleşme her geçen gün artıkça operasyon ve hizmetlerin deneyimini iyileştirmek, altyapıları buna göre planlamak gerekiyor. Küresel olarak her hafta 3...

Donanım7 ay önce

Link Bilgisayar İle İkas’tan Stratejik İş Birliği

Türkiye’nin önde gelen sektörel yazılım çözümleri sağlayıcısı Link Bilgisayar, yeni nesil e-ticaret altyapısı sunan İkas ile pazar erişimini artıracak bir...

Donanım7 ay önce

MediaMarkt Türkiye CEO’su Hulusi Acar: “MediaMarkt Türkiye olarak kazandığımızı Türkiye’ye yatırmaya, deneyimle büyümeye devam edeceğiz.”

Avrupa ve Türkiye’nin 1 numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt 2024 yılı stratejisini ve yatırım planlarını açıkladı. MediaMarkt Türkiye CEO’su Hulusi Acar,...

Mobil8 ay önce

Qualcomm, Alt Seviyeye Krait Vermeyecek

Ünlü mobil çip üreticisi Qualcomm, 2012 yılının en hızlı büyüyen yarı iletken üreticisi olmayı başarmıştı. Firmanın ARM Cortex A15 ve...

Trendler